Her büyük acı sonrası yaşanan kısa süreli duyarlılık, zamanla yerini unutkanlığa bırakıyor. Oysa uzmanlara göre, yangın güvenliği sadece bir sektör değil, milli güvenlik meselesi. İzmir merkezli AYG firması hem ileri teknolojisiyle hem verdiği eğitimlerle bu farkındalığı kalıcı kılmak için çalışıyor.

Son depremlerin ardından herkesin gözü kulağı deprem uzmanlarında. Peki tam bir yıl önce Nisan ayında Beşiktaş’ta bir apartmanın bodrum katında yer alan gece kulübünün tadilatı sırasında çıkan yangını ve hayatını kaybeden 29 kişiyi hatırlayan var mı? Çünkü 1 yıl sonunda bu olayı neredeyse herkes unuttu. Peki yazın yaşanan orman yangınları? Çok değil, daha 3 ay önce çok büyük bir yangın felaketiyle sarsıldık. Hem de bu kez maalesef pek çoğu çocuk 78 kişi, karlı havada alevler içinde hayata veda etti. 15 gün bütün televizyonlar bu olaydan bahsetti, uzmanlar konuştu, denetimler yapıldı.

A Yangın Güvenlik (AYG) Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Ekmekçioğlu sektöre yaptığı yatırımları ve AR-GE çalışmalarını anlattı.

HER ŞEY SON TEKNOLOJİ

Bu elim olay, tatile diye evden çıkan ailelerin bir daha sevdiklerine kavuşamamasıyla sonuçlanınca hepimiz çok ama korktuk. Herkes oturduğu binanın, gittiği otelin yangın tedbirlerini sorguladı. Fakat yine en fazla 1. ayın sonunda tedbirler konusunda gevşemeye başladık. Ve maalesef bu, hep böyle devam ediyor. Felaket ne kadar büyük olursa olsun biz bir süre sonra unutuyor ve tedbir almayı bırakıyoruz. Aslında belki de küçücük bir bütçe bile yeter bizi büyük bir felaketten kurtarmaya… Geçtiğimiz günlerde, İzmir’in hatta Türkiye’nin en büyük yangın güvenlik firması AYG’nin tesislerini gezdim. Sahibi ve kurucusu Rafet Ekmekçioğlu, 1983 yılında Yıldız Yangın ile başladığı bu sektörü çok ileriye taşımış. Ki bence bu sadece bir sektör değil, bir milli güvenlik meselesi. Yapılan işlere ve kullanılan ileri teknolojiye hayran kalmamak mümkün değil. Fabrikada sadece üretim yapılmıyor. Yangın güvenliğine dair ne varsa, son teknolojisini burada görmek mümkün. AR-GE bölümü sürekli gelişim odaklı. Uluslararası teknolojiler, sistemler ve ekipmanlar yakından takip ediliyor hatta bu teknolojilerin millileştirilmesi için yoğun bir çalışma var. Rafet bey özellikle güvenlik konusunda millileşmenin önemini çok iyi kavramış. Kriz durumlarında kendi ekipmanlarımızı üretebiliyor olmamızın ne kadar önemli olduğuna defalarca vurgu yaptı.

Turkuvaz Medya yöneticileri A Yangın Güvenlik firmasının Torbalı’daki tesislerini gezdi.

EĞİTİM HAYAT KURTARIR!

Onun vurgu yaptığı ve bizim de sürekli tekrar ettiğimiz bir diğer konu ise eğitim. ‘Eğitim şart’ diyoruz ya her şeyde. Ama bu konudaki eğitim, hayat kurtaran türden. Burada çok ileri, yani mühendislik düzeyinde verilen eğitimler var. Bu eğitimler millileşme ve üretim için çok önemli. Ama asıl halkı eğitmeyi çok önemsiyorlar. Sürekli yangın tatbikatları ve simülasyon cihazları ile yangından korunma eğitimleri düzenliyorlar. Biz de bu eğitimden nasibimizi aldık ve aslında bu konuda ne kadar bilinçsiz olduğumuzu görmek beni biraz sarstı. Mesela kızgın yağa su atılmayacağını biliyordum ama tehlikenin boyutunu hiç bu kadar yakından görmemiştim.

380 dereceye ulaştığında sadece mum alevi gibi yanmaya başlayan yağa bir bardak su atıldığında nasıl bir alev topuna dönüştüğünü görünce bacaklarım titredi. Kesinlikle kızgın yağa ıslak patates atmaya benzemiyor. Bu yüzden eğer ocaktaki yağ alev aldıysa tek yapmanız gereken hafif nemli bir bez ya da bir kapakla oksijeni kesmek. Siz siz olun asla ve asla yanan yağa su dökmeyin! Bu minik eğitimden öğrendiğim o kadar çok şey var ki hepsini anlatmak istiyorum ama maalesef yerim dar.

Verdiğimiz desteklerden dolayı plaketimizi Rafet Ekmekçioğlu’nun elinden aldık.

YANGINLA MÜCADELE YILI

Eğitim demişken Rafet beyin en büyük isteği bu yılın yangınla mücadele yılı ilan edilmesi. Belki de bunu bir davlumbaz söndürme sistemi, bir alarm ile kurtulacakken yitirilen 78 canın ardından bu yıl eğitime ve denetime daha çok önem vermek için istiyor. Her türlü desteğe de hazır olduklarının altını samimiyetle çiziyor. Aslında AYG firması zaten kendi olanaklarıyla yangından korunma eğitimleri veriyor. Minik itfaiyeciler projesi ile okullarda küçük tatbikatlarla çocukları bilinçlendiriyorlar. Kendilerine başvuran her okula gidip yangın çıkmaması için ne yapmamaları ya da yangın çıktıktan sonra nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyorlar çocuklara… Eğitmenleri ise itfaiyecilere bile eğitim verecek kadar nitelikli!

BİOVERSAL MUCİZESİ MİLLİLEŞİRSE!

AYG ziyaretinde bioversal denen kimyasalla da tanıştık. Resmen mucize gibi bir şey. Yanmayı anında durdurduğu gibi maruz bırakılan yerin yanmasına da engel oluyor. Rafet Ekmekçioğlu bu kimyasalın hammaddesini şimdilik Almanya’dan getiriyor ama millileştirmeye çalıştığı şeylerden biri de bu. Yangın söndürme konusunda devrim yaratacak bir ürün. Eğer bu ürün millileşirse ülke olarak yangına müdahale konusunda sıçrama yapmamız mümkün.

YANGIN TÜPÜNÜZ VAR AMA KULLANMAYI BİLİYOR MUSUNUZ?

HEPİMİZİN yaşadığı binada ya da arabamızda bir yangın tüpü vardır. Ama kaç kişi bu tüpü nasıl kullanacağını biliyor? Öncelikle etiket okumaktan başlayabiliriz. Etiketinde tüpün hangi yangın tiplerine karşı etkili olduğu yazıyor. Bilgi çağında küçük bir araştırma yaparak aydınlanmak çok kolay… Gelelim yangın söndürme tüplerinin nasıl kullanılacağına! P.A.S.S (Pimi çek, nişan al, sık ve süpür) yangın tüpü kullanmanın temelini anlatan bir metot. Yani pimi çektikten sonra rüzgarı arkamıza alıp doğduğu yere ve alevin dibine tutmamız gerekiyor. Kendimize en yakın yerden başlayıp ilerlememiz gerekiyor. Kullanılan tüpün yan yatırılarak yere bırakılması ise hangi cihazın dolu olup olmadığı karmaşasına yol açmaması bakımından önemli.

Kaynak: Yeni Asır